Fas, sisler ve gizemler ülkesi. İçinden kubbelerin, minarelerin, kulelerin ve kırmızı taş surların, sıcak palmiye korularının ve Atlas karlarının Atlantik'in iradesiyle eşleştiği gümüş perdeler ülkesi olarak tasvir ediliyor. Bu da gizemli bir manzara ve egzotik bir hava oluşturuyor.

Mesela, Cebelitarık'ın kayaları neredeyse bilinmeyen bir Afrika'nın toprağına ayak basar basmaz buluta dönüşüyor. Tanca, gerçekten de rehber kitaplarda yerini alıyor ama guguk kuşu gibi yumurtalarını garip yuvalara bırakmak zorunda kalıyor. Sanki onu öğrenmek isteyen gezgin, başka bir ülkeyle ilgili bir çalışma yapması gerekiyormuş gibi.

Bunun için tekrar yola çıkıyoruz ve Tanca'yı geride bırakarak, Rif Dağları’nın üzerindeki uzun patikanın bizi nereye götüreceğini bilmenin heyecanı ile yola devam ediyoruz. Karşımızda mavi bir güzelliği bulacağımızı biliyoruz. Çünkü mavi düşten uyandıktan sonra, Atlas dağlarının yol vermez geçitlerinden geçerek sapsarı, uçsuz bucaksız Sahra Çölü’nde, çölün efendisi develere kavuşacağımızı da biliyoruz.

Keşfetmeye Hazır mısın?

Bu yüzden seyahatlerimiz arasında Tanca'nın hemen ötesindeki uçsuz bucaksız bilinmezliği ortadan kaldırmak için, boşlukları doldurmak ve Fas'ın içinde barındırdığı gizemi ve bilinmeyeni anlayabilmek için kendi gözlem ve deneyimlerimize güvenmek zorundayız. Bu tür deneyimler otantik bir hikâyenin ve ülkenin sırlarını keşfetmemize yardım edecek muhakkak.

Ama bu gözlem ve deneyimlerimiz bir seyahat anlatısı olarak, gezmek ve görmek isteyen dostlarımıza hizmet edecektir. Yolculuğumuzun amacı, sihir dünyasına büyüleyici bir yolculuk yapmak, medeniyetin dokunmadığı yeni bir kültürel farklılığı ortaya çıkarmak ve aynı zamanda Fas'ta gizemli bir şey keşfetmek değil.

Dünyanın bu bölgesinde, Faslı birisiyle bir tür yakınlık ve tanışıklık geliştirmeye çalışıyoruz. Bu tür hedefler, bize biraz farklı kültürel motiflerin önemini yorumlama imkânı sunacak. Dünyanın bu bölgesinde, sizi kültürel ötekiliği anlamlandırmaya davet ediyoruz.

Orada gördüğümüz her şey gizemli, sıra dışı ve egzotik olarak anlatılıyor olabilir. Fakat çölün manzarasının durgunluğuna ve zamansızlığına olduğu kadar, onun sonsuzluğa uzanıyormuş gibi duran vahşi doğasını da hissediyor olacağız. Fas'taki kültürel deneyim ve onunla karşılaşma; Fas'ın kültürel ötekiliği ve coğrafyası inanılmaz derece de keyifli bir hale gelecek.

Binbir Gece Masalları

Fas'ta egzotik doğuya ilişkin ön yargılı fikirleri hem destekleyen hem de pekiştiren bazı temsili yönler gördüğümüzde, şarkiyatçı metinlerin, kuzey Afrikalıların yaşamı hakkında bilgi arayan biz gezginler için nasıl bir referans işlevi gördüğünü rahatlıkla bilinçaltımızdaki nakışlardan görebiliyoruz. Binbir gece masallarının gizemli dünyasına ilişkin anlatılar mucizeler görmek için bizi çöle çekiyor mesela.

Böyle bir yaklaşımla Fas, geçmişte donup kalmış ve değişmeyen bir mekân olarak çerçevelenir hafızamıza. Fas'taki kültürel deneyimler bir gizem, hafızamıza yabancılık ve egzotiklik duygusu katmayı amaçladı her zaman.

Bu yüzden Fas'a ilişkin çeşitli izlenimler hafızalarda hep anlaşılmaz olarak kalacaktır. Çünkü Fas'ın egzotik topraklarına atfedilen bütün imgeler, oryantalist literatür tarafından şekillendirildi. Ama yine de bir dizi kötü kapsamlı genellemeyle dolu olan bu dil kendilerine ihanet etti.

Mesela Marakeş'teki pazar yeri birçok yanlış beyana konu olmuştur. Marakeş'teki çarşılar dar ve karanlık, kalabalık oldukları için ve içindeki insanlar fanatik ve vahşi olduğundan gezginin içlerine girmesi oldukça zor olarak anlatılmıştır. Fakat yine de ön yargıları, yerel yaşamı ve pazardaki insanları açgözlülük ve şehvet, fetişizm ve korku ve yabancıya karşı körü körüne nefretle örülmüş olarak tanımlayacak kadar ileri götürüldü. Bu tür anlatılarda kullanılan dil, kapsamlı yargılarla doludur. Neyse boş verin biz kendi gözlerimizle gördüklerimizi, bilgi ve kültür süzgecimizden geçirerek anlamlandırmaya çalışalım.

Fas ve güncel diğer yurt dışı turlarımızı incelemek için hemen tıkla!